bazı evlerde bazı kayboluşlarda biraz
bakılıp tutulan gibi bir bir ellerin çarşısında
bir tabak, bir örtüye kolunu çarptırarak
oysa her türlü silahlarla biraz sıkıntı
sanırım çok belli bir küçümseme ölü dudaklarında
ya da giderek belki bir avuç susmayla oradan
koşulup aşka yazılmak en iri puntolarla
böyle ansızın işte yetişip sana gelmek
seni bu kadar sevmek suç ve ceza.
ben ilerlemiş çiçek, biraz başkalık
çok yerli bir gülümseme cami avlularında
gelinip bulmak gibi sonra çocuklar, çocuklarla
bir yüzü, bir korkuyu yıllarca sevişmiş olarak
olarak pek eski bir odanın aşınmış koltuğunda
gidilmiş subaylarla yok, durulmuş gelinlerle toy
aç kapaklı bir kutu, çal çıngıraklı bir saat
yani her sabah uğrayan evlerin çokluğunca
böyle ansızın işte her yerden sana gelmek
seni bu kadar sevmek suç ve ceza.
iyiydim, karşı karşıydım bir nihilist bakışıyla
oysa gel uyaklı bir göz, git konuşmalı bir ayak
olup da olmamak sanki en açık anlamında
ya da her türlü silahlarla biraz buluşmak
buluşup ayrılmak hemen o mağra baskınında
bu kaçıncı eşkıya, çıkarın gözlerimden
istemem, gittiğin öyle donmasın bakışlarda
bir tiren bir tiren daha; hızında bir daha öpmek
yani pek bulunmayan uyurken kanımızda
değil ki ansızın işte bir evrene büyümek
seni bu kadar sevmek suç ve ceza.
edip cansever
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder