1 Şubat 2023

rindler üçlemesi

*rind: Görünüşe ve dünya işlerine kıymet vermeyen, kurallardan uzak,

bütün varlığı kendi iç dünyâsına göre değerlendiren,

gönül gözüyle gören, hoş görülü, kalender,

dış görünüşü kusurlu fakat kalbî ve ruhî bakımdan temiz,

içkiye düşkün ve derbeder görünüşünün aksine ârif, hakîm, gönül ehli kimse


Rind’lerin Hayâtı

Bâzen kader, gelen bora halinde zorludur;

Dağlar nasıl bakarsa siyah ufka öyle bak.

Ba’zan da cevreden* nice bir âdem oğludur,

Görmek değil düşünmeğe bîgâne* kal! Bırak!


Dindar adam tevekkülü, rikkâtle*, herkese,

Îsâ’yı çarmıhında, uzaktan, hatırlatır.

Bir arslan esniyor gibi engin vakar* ise,

Rind’in belâya karşı kayıtsızlığındandır.


*cevretmek: Eziyet etmek, haksızlık ederek incitmek, zulmetmek

*bigane kalmak: Kayıtsız, ilgisiz, alâkasız kalmak

*rikkat: Acıma, şefkat, merhamet

*vakar: Ağırbaşlılık, haysiyetli ve şerefli olma, temkin


Rind’lerin Akşamı

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!

Cihâna bir daha gelmek hayâl edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir tesellîyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyâh açılan,

Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan,

Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece.

Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül!

Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhud gül.


Rind’lerin Ölümü

Hâfız*’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden her gün açarmış, kanayan rengiyle,

Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış,

Eski Şiraz’ı hayal ettiren âhengiyle.


Ölüm âsûde* bahâr* ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdân gibi yıllarca tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde,

Her seher* bir gül açar, her gece bir bülbül öter.


*Hâfız-ı Şirâzî, on dördüncü yüzyılda yaşamış İranlı şair. Kabri İran'ın Şiraz kentinde,

şiirlerinde anlattığı gibi bahçelerin içerisindedir.

*asude: Sıkıntı ve üzüntülerden uzak, rahat, huzurlu

*bahâr: Bir şeyin gençlik, tâzelik, canlılık dönemi

*seher: Tan yerinin ağarmasından biraz önceki zaman veya şafağın sökmek üzere olduğu vakit


Divan şiirinde bülbül sadık aşık, gül de ma’şuk (sevgili) olarak nitelenmiştir.

Bülbül gülün aşkı yanıp tutuşur, ağlayıp inler. Mutlak güzelliğin simgesi olarak

görülen gül, cefa çekmez. Bu şiirde ise gül Hafız’ın ölümüne ağlamakta,

her gün yeniden, yaprağından kanlı gözyaşı dökmektedir. Bülbülün ise gül için mi

Hafız için mi ağlamakta olduğu pek belli değildir. Şair bunu ustalıkla muğlak bırakmıştır. 

Ölüm, rint kimseler için korkup kaçılacak, ağlanıp sızlanılacak bir şey değildir.

Çünkü rintler inanırlar ki ölüm sevgiliye kavuşmaktır ve gönül bunun için yanıp tutuşur.

Gönül bir buhurdandır ve ateş gönle düştüğü günden beri bu buhurdanlık yanıp tütmektedir. 


Bonus:

Her rind bu bezmin* nedir encâmı* bilir, 

Dünyamızı nâgâh* zalâm* örtebilir, 

Bir bitmeyecek şevk* verirken beste, 

Bir tel kopar âhenk* ebediyyen kesilir.


*bezm: Topluluk, meclis

*encam: Son, nihâyet

*nagah: Zamansız, vakitsiz. Ansızın, birdenbire

*zalam: Karanlık

*şevk: Şiddetli arzu, istek, aşırı heves. Sevinç, neşe, keyif

*ahenk: Kulağa hoş gelen ses uygunluğu, hoş sadâ, ezgi, nağme.

Bir bütünü teşkil eden parçalar arasındaki uygunluk, uyum, düzen.


yahya kemal beyatlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder